Toplumsal Değişim Üzerine Bir Değerlendirme

Geçmişte, toplumsal değerlerimiz içinde fırsatları iyiliğe, yardımlaşmaya ve sevaba dönüştürmek önemli bir yer tutardı. İnsanlar, sahip oldukları imkânları sadece kendileri için değil, başkaları için de değerlendirmeye çalışır, komşusunu gözetir, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için fırsatlar kollardı. Ancak günümüzde bu anlayışın yerini bireysel çıkarların ve fırsatçılığın aldığını gözlemliyoruz. Artık insanlar fırsatları iyilik için kullanmaktan çok, kendi menfaatlerini artırmak için değerlendiriyor ve bu durum toplumsal ahlakımızda ciddi bir erozyona yol açıyor.

Eskiden toplumda dayanışma ön plandaydı. Örneğin, Ramazan aylarında hayırseverler ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için sıraya girer, zekât ve sadaka bilinci güçlüydü. Bugün ise yardımlaşma yerini gösterişe bıraktı. Sosyal medyada yapılan yardımların reklamı yapılmadan bir anlam ifade etmeyeceği düşünülüyor. Eskiden biri darda kaldığında, hiç düşünmeden ona el uzatılırdı. Şimdi ise “Bana ne faydası var?” sorusu sorulmadan pek çok kişi harekete geçmiyor.

Bir diğer önemli değişim, ticaret ve iş ahlakında yaşandı. Eskiden bir esnaf, müşterisini kandırmayı değil, ona en iyi hizmeti sunmayı hedeflerdi. Günümüzde ise fırsatçılık adı altında fahiş fiyat uygulamaları, kalitesiz ürünlerin yüksek meblağlarla satılması veya insanların zor zamanlarının istismar edilmesi yaygınlaştı. Örneğin, doğal afet dönemlerinde ihtiyaç duyulan temel malzemelerin fiyatlarının aniden yükseltilmesi, yardımlaşma yerine çıkarcılığın ön planda olduğunu gösteriyor.

Ahlaki değişimi gösteren bir diğer önemli nokta ise dürüstlük ve güven kavramlarının zedelenmesi. Eskiden bir insanın sözü senet değerindeydi. Bugün ise yazılı sözleşmeler bile ihlale uğruyor. İnsanlar fırsatları iyilik için değil, daha fazla kazanç ve kısa vadeli çıkarlar için değerlendiriyor. Çalışanlar iş yerlerinde emek vermek yerine nasıl daha az çalışarak daha fazla kazanabileceğini hesaplıyor.

Medyanın ve sosyal medyanın bu değişimde büyük bir rolü var. Eskiden başarı, alın teri ve azimle ölçülürdü. Günümüzde ise kısa yoldan zengin olma hayali, lüks ve gösteriş ön planda. Gençler, çalışarak ve emek vererek başarılı olmanın yerine, kolay yoldan köşe dönmenin peşinde.

Ancak bu gidişatın tersine çevrilmesi mümkün. Toplum olarak yeniden vicdanımızı, merhametimizi ve paylaşım ruhumuzu hatırlamalıyız. Küçük bireysel değişimler, büyük toplumsal dönüşümlere yol açabilir. Fırsatları sevaba çevirmeye geri döndüğümüzde, toplumda güven, saygı ve huzur yeniden inşa edilebilir.